Blog Image

havadan sudan [blog, writing, travel, yoga]

free your mind...

2006 yılında havadansudan.azbuz.com adresinde yayınlamaya başladığım yazılarımı buraya taşıdım. Devamı da var :-)

Oi Va Voi Berlin’deydi!!!

Berlin'in Almanyası Posted on Fri, August 24, 2012 14:52:54

Oi
Va Voi; folklor, caz, drum’n bass ögelerini harmanlayıp ortaya çok güzel
eserler çıkaran İngiltereli bir grup. 29 Mayıs 2007 akşamı Berlin’in en
alternatif mekanlarından biri olan Thales’te Zapata barda muhteşem bir konser
verdi. Grubun yaptığı müzik çok dinlenilesi hatta çok yaşanılası… Sımsıcak, içten
ve eğlenceli… Bu kadar yetenekli müzisyenler nasıl bir araya gelmiş diye düşünüyor
insan. Her bir üyesinin en az 2 enstrüman çalabildiği grubun vokalleri de dört
dörtlük.

Grubun
adı İbranice Oh Aman Allahım anlamına geliyormuş. Bunu konserden sonra
öğrendiğimi itiraf etmeliyim. Ama gerçekten de aman Allahım dedirten bir canlı
performans sergiledi grup… Almanya’nın başkenti Berlin; yıllar önce binlerce
Yahudi’nin katledildiği bu şehir, içlerine İbranice sözler serpiştirilmiş şarkılarla
çınladı salı akşamı… Konser salonundaki yüzlerce insan gözyaşları arasından
kahkahalar savurdu…

Konserden
sonra grubun kurucu üyelerinden Lemez Lovas ile sohbet ettik. En az şarkıları
kadar sempatik bir insan. İstanbul’da bu sene verdikleri iki harika konseri
anlatırken gözlerinin içi gülüyordu. Ağustos ayında İstanbul’da verecekleri
konseri de heyecanla anlatmaya devam ediyordu. Konuşmamızın bir yerinde söz döndü
dolaştı kadere inanıp inanmamaya geldi. Ben de Lemez’e yönelttim bu soruyu. Büyük
bir inançla evet dedi. Umarım günün birinde yolum muhteşem müziği ile Oi
Va Voi ve kadere inanan Lemez ile tekrar kesişir…

ps: Grubun web sitesi: http://www.oi-va-voi.com/

Benim favorilerim:
Yesterday’s Mistakes
Ladino Song
Refugee

Bu
yazı, ilk defa 31/5/2007 tarihinde havadansudan.azbuz.com’da yayınlandı.



Do you feel like you are missing the last chance to change your life?

Berlin'in Almanyası Posted on Thu, August 23, 2012 23:43:01


I want to sell some of my memories… Is there anybody who would like to
buy those? Don’t worry I am not selling any of the bad ones…I assure
you only good ones… Ok, I do understand the question. Why am I selling
if they are such good? Because I am bored of them. It is like to sell
your beloved clothes to the second-hand shop on the corner. Because you
need space for new ones. I don’t like to be a collector so I really need
to get rid of those memories…

Resolutions are really good. They
help us to stay sane. It doesn’t matter whether we are able to keep all
or not. Every new year eve brings people heaps of resolutions. Some
people even believe that the way how they start the new year is very
important because they are going to have the same stuff all during the
year. That’s completely insane. Where is the will and desire to change
something or one’s self?

There is always the conflict of reason and
emotion in front of human beings. Today is the first day of the year and I
still have a hang over. Does it mean that I will spend the year with
hang overs? There is more important stuff like the battle between the
good will and the inertia and apathy. I wanna change…I can…but in
the end I didn’t…

It was New Year’s Eve in Berlin last night…2007
just started…People were dancing in the mud last night… Does it
help to make the coming year better?
Sometimes you can’t find the answer just because you asked the wrong question:
Do
you feel like changing your life this year??? I am planning to start
changing by selling some of my memories if I can find anyone who is willing to
buy them…

Bu yazı, ilk defa 2/1/2007 tarihinde havadansudan.azbuz.com’da yayınlandı.



Conversations with Adam… (part II)

Berlin'in Almanyası Posted on Tue, August 21, 2012 18:10:39

Adam: You are late again! Morning!
Me : Good morning, Adam! I am sorry but it was too cold. I
couldn’t easily get out of bed.
Adam: You always have excuses!
Me : Well, I had a vaccination yesterday, my arm hurts too
much!
Adam: never-ending excuses, you see…
Me : Yeah, I see, I see… what will we talk about today?
Adam: Don’t remember? I was asking you why/how you can find 3,5 million
people boring.
Me : But they are really boring. You know, I don’t
know 3,5 million people here but the ones I know are uninteresting. Everyone
has a different path in life. Also, each person is on a different phase of this
journey. I don’t have any friends who are sort of in a similar phase.
Adam: I couldn’t understand what you mean! (when will you understand Adam, tell
me please)
Me : I will try to tell you that with a metaphor. At this
left end, there are people who accepted the common objectives of the society as
their personal goals. I’d like to call them Germans. Because they are as strict
as Germans. They live like they are going to exist at least 50-60 years on
earth. But who knows? They are more tomorrow-oriented. What means to them are
only good education, good career, good family etc. Their life stories are
pre-determined. No surprise! On the other end, there are people who live sort of
like Gypsies. Of course, they have more worries about tomorrow than Gypsies who
are too much today-oriented. The problem starts exactly here. I am moving in
between but always staying closer to Gypsies’ side. Because they are more fun
but not hedonists and more flexible at anything. (I know, Adam. You are
standing on the other end. So there is no way that you can understand me.
You may be sorry for me. You are no different than others. That’s why, I find
you boring as well.)

Edit: Painting “Gypsy Caravan” (1888) by Vincent Van Gogh.

Bu yazı, ilk defa 19/10/2006 tarihinde havadansudan.azbuz.com’da yayınlandı.



Berlin’de Sonbahar…

Berlin'in Almanyası Posted on Tue, August 21, 2012 15:25:03

Yıllar
önce bir film seyretmiştim; New York’ta Sonbahar diye… İşte şimdi, Berlin’de
ilk sonbaharımı yaşıyorum, oyuncuları ve senaryosu tamamen diğerinden farklı
olan bir sonbahar bu…

Gökyüzü
oldukça karanlık, yağmur çiseliyor. Bulutlar şehri adeta istila etmiş. Mutfak
penceresini açtığımda bir misafir karşılıyor beni. Hava hüzünlü ve huzurlu; bu
iki birbirinden farklı görünen durumun bir arada nasıl var olabildiğine şaşırıyor
aklım ve kalbim.

Her
şey gerçek olmaktan öyle uzak ki, kırmızıya çalan rengiyle penceremi çalan
minicik yaprağı fark etmekte gecikiyorum. Beşinci kata nasıl çıkabildiğine bir türlü
aklımın ermemesinin yanı sıra, onu bana kimin göndermiş olabileceği bilmecesini
çözemiyorum. Bir mesaj taşıdığı kesin, ama kim bana ne söylemeye çalışıyor
bilmiyorum.

Karşı
binada bir kadına gözüm takılıyor. Sabahın bu erken saatinde kağıtların içine gömülmüş
ve çalışıyormuş gibi görünüyor ilk bakışta. Biraz daha dikkatli bakınca
emzirmekte olduğu bebeğini görüyorum. İlk düşündüğüm kendi bilinçaltımın bana
oynadığı oyunlar oluyor, bilim adamlarının bir nevi, algıda seçicilik dedikleri
şey. Kendim için ilk dileğimin çalışmak olmasına rağmen, doğanın bana hazırladığı
rolü de görmezlikten gelemiyor olmam açıklıyor durumu.

Farkındalık
ve her gün yaşanan içsel yolculuklar kadar zor ve hatta kimi zaman acı verici
olabilen bir mücadele. Ben hayır dedikçe, Akdenizli erkek misali daha bir evet
anlıyor yanıtımı. Belki de bu ilişkide ben naz yapan dişiyi oynuyorum, fakat
henüz rolunun farkına varamamış dişi kişi.

(Berlin,
22 Ekim 2005, Sabah yedi suları

Edit: Bir sene sonra, yine sonbahar, yine Berlin… Doğa:0 Ben:1 Geçen zamanın kaç ay veya kaç
yıl olduğundan ziyade yarattığı farklılıkları görmek ilginç!

Bu yazı, ilk defa 16/10/2006 tarihinde havadansudan.azbuz.com’da yayınlandı.



« PreviousNext »