Son günlerde Berlinlileri “22.
Uluslar arası Kısa Film Festivali”nden haberdar olanlar ve olmayanlar,
festivalde bir film seyretmiş olanlar, seyredecek olanlar ve seyretmeyecek
olanlar diye gruplamak mümkün, kategorize etme ihtiyacımızı giderme açısından.
Hayat gruplarla daha mı kolay olur zorlaşır mı ise başlı başına üzerine uzun
uzun konuşulabilecek bir soru.
Rüzgarlı bir pazar günü ben de
“Best of Cartoon” yarışmasına katılmış olan filmleri seyretmek üzere
Hackerscher Höfe’de aldım soluğu. Aldım almasına da seyrettiğim kısa animasyon
filmlerinin büyük çoğunluğu beni hayal kırıklığına uğrattı. Ama içlerinde bir
tanesi vardı ki hepsine bedeldi. 7 dakika 46 saniye süren bu Portekiz yapımı hikayeyi perdede seyrederken bir
yandan da kafamın içinde acıklı ama umut dolu fado müziği çalıyordu. Sanırım
salondaki diğer insanlar müziği duymadılar, kim bilir belki duyan birkaç kişi
vardır…
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde kalbi çok yüksek sesle atan bir kız yaşarmış
diye başlıyor hikaye… Etrafta yaşayan herkes kızın kalbinin atış
sesinden rahatsız oluyor önceleri. Kapısını çalıp şikayet ediyorlar. Kız diyor
ki insanlara: benim içimde bir kuş var… Bu beden bana ait değil aslında.
Kimse anlamıyor kızı. Kız hüzünlü, tahta bisikletiyle iki tarafı ağaçlı patika
yolda gidiyor, düşünüyor ne yapabileceğini. Ama elinden hiçbir şey
gelmiyor. Bir süre sonra insanlar günlük işlerin telaşında kızı unutuyor
ve kızın kalbinin atış sesi artık onları rahatsız etmemeye başlıyor.
Bazı insanlar farklıdır diye düşünmüş olmalı yönetmen. Yalın bir hikayeyle o
kadar çok şey anlatabilmiş ki yedi dakika içinde. İnsan şaşırıp kalıyor doğrusu.
Hani farklı olanlarımız var ya, onlar da herkes gibi olabilmeye o kadar çok öykünüyorlar
ki bütün hayatlarını farklılıklarını saklamaya veya inkar etmeye çalışarak geçiriyorlar.
Ne yazık. Modern dünyanın bu insanlara hiç toleransı yok. Tüm insanoğulları ve
insankızları tek bir kalıptan çıkmak zorundaymış yanılgısı hakim. Yanılgılar
bir yana, hikayenin sonunda ne mi oluyor? Başlangıçta mutsuz olan kız kendisiyle
ve farklı yanlarıyla barışıyor. Adeta kanatlanıp uçuyor mu?…uçuyor…
Bu yazı, ilk defa 13/11/2006 tarihinde havadansudan.azbuz.com’da yayınlandı.