Bu yolculukta döndüğümüz yer
sanırım başladığımız yer oluyor çoğu zaman… Yıllar önce okuduğum ve bir
kenara not aldığım bu şiir, aradan geçen beş koca sene ve yaşananlardan sonra
çok farklı anlamlar sunuyor. Belki de sadece benim hafızam biraz zayıf, hatırlamıyorum
o zaman hissetiklerimi…

AKIŞ TADINDA

Sonsuz bir kaçış gibi yaşıyorum hayatı
Göçebe ve her yerden kovularak, kaçarak
Hiçbir tepki vermeden olanlara, gördüklerime
şaşırmadan geçiyorum.

(tepki vermek biraz da sahiplenmek değil midir ki ?)

Oysa ben güzelliklerin yanından soğukkanlı bir tavırla,
Geçiyorum böylece

Böylelikle bir yalan kıvraklığıyla yerleşmiş oluyorum hayata
En beğendiğim yerine seriliyorum yaşamın
Hiçbir şeye dayanmıyorum, kanıtlayıcı doğrular
bırakmıyorum peşimde
Bir yalan gibi çıkıp ortaya, delilsiz
kaybolabiliyorum.

Yaşadıklarımın hepsi soylu bir akış hissi ve en az
durağanlık için düzenlenmiş bir oyun
şaşırmadan geçiyorum,
Dökülür gibi geçiyorum yerlerden
Evet dökülüyorum, ama acımıyorum.
Akıyorum

Hiçbir şeyi, hiçbir yeri sahiplenmemek becerisiyle
BEN HİÇBİR YERİN İNSANIYIM. Hiçbir yerin insanı değilim
ben.

Akan şeyler ırmak, su gibi sıvı diyorum
Ben de sıvı tadındayım işte
Akıyorum geçerken.
Çünkü göçerken
Her şeyi bir akış rahatlığında yaşıyorum.

Biliyorum ki bir şeyi,
Örneğin hayatı, eline alıp sıkman için
Katı olması gerektir diyorum.
Oysa sıvı olana sadece elini uzatıp dokunabilirsin
Bu da yeter tanıklığına hayatın.

delilsiz kayboluyorum.
Belirgin bir iz bırakmamiş oluyorum kimsede. (İzler başka yerlerde)
Böylece geçiyorum hayattan
Akış tadında

Dökülerek, saçılarak, kırılmadan yaşıyorum
Her yerden gidebilmek özgürlüğümle
Olanların senle ilgisi yok…

Edit: Google’daki onca aramalarıma
rağmen bu yazının kime ait olduğunu bulamadım. Umarım bir gün bir yerlerde tekrar
rastlarım ve yazara karşı olan borcumu yerine getirebilirim.

Bu
yazı, ilk defa 15/10/2006 tarihinde havadansudan.azbuz.com’da yayınlandı.