Lauren
Weisberger’in ilk romanı olan “The Devil Wears Prada”, 2003 yılında
yayınlanmış, ancak bu sene Merly Streep’in baş rollerinde olduğu aynı adlı
filmle tekrar gündeme gelmiş.

Popüler
edebiyata karşı tescilli bir antipatim olmasına rağmen bir pazar günü, yapacak
daha alternatif ve iyi bir şey bulamayınca ben de bu kitabı okumaya karar
verdim. 400 sayfaya yakın olmasına rağmen kitabı bir solukta bitirdim. Bir
solukta bitirmiş olmamın kitabın çok harika olmasından dolayı olduğu sanılmasın
sakın. Zira yazarın, hiç bir edebi kaygı duymadan yazmış olması ve esprili dili
insana bir film izliyormuş hissi veriyor. Henüz filmi seyretmedim ama kitabı
okurken hafif, espirili bir pazar filmi seyrediyormuşum gibi hissettiğim için
sanırım sonunu da öğrenme isteğiyle bitirdim kitabı…

Kitaptaki
biraz beceriksiz, sakar, daha da fazlası moda dünyasından epey uzak olan Andrea
karakteri bir anda kendini bu dünyanın tam ortasında buluyor. Kim bilir belki
de yazarımız Lauren da Amerikan Vogue’un genel yayın yönetmeni Anna Wintour’un
assistanı olduğunda tıpatıp Andrea gibiydi. Lauren’i bu kitabı yazarak
patronunun çalışanlarının hayatını cehenneme çeviren tavırlarını tüm dünyaya
duyurduğu için tebrik ediyorum doğrusu. Hatta kitabın bir yerinde Anna
Wintour’un ismi bile geçiyor. İsmi geçiyor geçmesine ancak kitapta resimedilen
patron Miranda Priestly… Miranda’nın dışında; Emily, Alex, Lily ve Christian
karakterleri ön plana çıkıyor. Fakat moda dünyasının ve Miranda’nın dışında
gelişen hikayecikler pek o kadar da sürükleyiciyi değil.

Kitap,
insanı Manhattan sokaklarına ve hiç de tanıdık olmayan bir dünyaya götürüyor…
Anlatılan dünya benim için birşey ifade ediyor mu? Hayır… Sanırım hakkında bu
kadar söz yeter… Nokta.

Bu yazı, ilk defa 10/10/2006 tarihinde havadansudan.azbuz.com’da yayınlandı.